İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında, Üsküdar ile Ümraniye arasında iki yakın tepeye verilen isimdir. Bu tepelerden kuzeyde olana Büyük Çamlıca Tepesi (262 m.), güneydekine ise Küçük Çamlıca Tepesi (228 m.) denir. Osmanlı döneminde tepelerin ilk kullanımı Dördüncü Murat zamanında oldu. 17. yüzyılda bazı köşklerin ve Bağ-ı Cihan adlı bir ahşap kasrın yaptırılmasıyla Çamlıca sayfiye olarak kullanılmaya başlandı. Çamlıca mevkiinin rağbet bulmaya başlaması ise 18. yüzyıldan itibarendir. 19. yüzyılda köşklerle donatılan bu mevki, II. Abdülhamid döneminden sonra canlılığını yitirdi. Bugün ise Çamlıca tamamen şehir alanı içinde kalmıştır. Günübirlik gezinti ve dinlenme yeri olarak kullanılaktadır.
Turistik tesislere sahip Çamlıca’da, radyo ve televizyon vericileri yer alıyor. Bugün kentsel alanların sınırları içinde yer alan Çamlıca tepeleri güzel panoraması, su başları ve özellikle Küçük Çamlıca’da korunmuş bulunan kızılçam ve fıstıkçamı koruları ile Türk edebiyatına ve şarkılara konu olmuş gözde bir gezinti yeri olarak biliniyor. Büyük Çamlıca Tepesi’nde, İvaz Fakîh açık türbesinin yanında idi. Mermer bileziğinde iki sıra halinde yazılmış şu kitabe vardı: Uttâş-ı âlem içün kıldı hafr ile inşâ Ziya Efendi bu mahalde pür safâ Şeyh efendi kalemden su gibi bir ter Zihi bu bi’r-i lâtîf oldu hayru’l-ehibbâ sene 1277 (1860) Bu Ziya Efendi’nin, Karacaahmet Türbesi yanı nda sebili bulunduğunu tahmin etmekteyim. Bu kadar yüksek bir tepede kuyu kazılıp su çıkması hayrettir.
1995 tarihlerinde yok edilen kuyunun yanında evvelce bir Bektaşî tekkesi bulunuyordu. Krallar ve kraliçeler taçlarıyla süslenir bezenir ve tanınırlar. Tıpkı kral ve kraliçeler gibi şehirlerinde taçları vardır. Güzel İstanbul’umuz bu anlamda güzide bir örnektir. Nasıl mı? Eğer Boğaz İstanbul’un kolyesi ise hiç kuşku yok ki tacı da Çamlıca’dır. Yaratan her şehre bir güzellik vermiş; İstanbul’a da bu iki paha biçilmez mücevheri bahşetmiş. Eğer Çamlıca’dan şehri seyretmediyseniz İstanbul’un güzelliğini görmüş sayılmazsınız. Yeditepe üzerine inşa edilen bu şehir değil Türkiye’nin Dünyanın gözbebeği kabul edilir. Bu şehr-i İstanbul ki nelere tanıklık etmiştir asırlar boyunca… İşte bu yedi tepe den biri de Çamlıca Tepesidir. İstanbul’un tacı sayılan bu tepe, üzerinde taşıdığı İstanbul ile birlikte tarihe tanıklık eder adeta.
Çamlıca Tepesi; gün olmuş padişahlara kollarını açmış dinlenmeleri için (2.Mahmut), gün gelmiş kent sakinlerine ev sahipliği yapmış; şairlere, müzisyenlere, ressamlara, yazarlara ilham kaynağı olmuş, hatta âşıkların en güzel mutlu dakikalarını paylaşmış asırlarca… Bugün yeni kuşağın adlarını bilmediği, kendilerini tanımadığı göçmen kuşların göçlerinin en net ve en uzun süreli olarak gözetlenebildiği tek yerdir.
Çamlıca Tepesi’ne Nasıl Gidilir?
Adres: Kısıklı Mh. Çamlıca Tepesi / Üsküdar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder