27 Ocak 2015 Salı

Gilindire Magarası dunyaya aciliyor

Gilindire Mağarası dünyaya açılıyor


Mersin'in Aydıncık İlçesi'nde Buzul Dönemi'ne ait oluşumlar tespit edilen ve Doğu Akdeniz'deki son iklim değişikliğine ilişkin tek kayıt noktası kabul edilen Gilindire Mağarası dünyaya açılıyor.
 Halk arasında Aynalıgöl olarak bilinen ve bilim insanlarının 'tek ve eşsiz' dediği Gilindire Mağarası'nın uluslararası tanıtım çalışması için Vali Yardımcısı Süleyman Deniz başkanlığında heyet oluşturuldu. 
 Aydıncık Kaymakamı Hakan Kaya, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Ahmet Çörtük, İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahaattin Kabahasanoğlu'nun da yer aldığı heyetle birlikte mağarada ilk incelemesini yapan Vali Yardımcısı Deniz, gazetecilere yaptığı açıklamada, dip  kısmındaki göl nedeniyle halk arasında "Aynalıgöl" olarak adlandırılan mağaranın  bölgede çobanlık yapan bir kişi tarafından tesadüfen bulunduğunu belirtti. 


MAĞARA SONUNDA GÖL VAR
Deniz, "Mağaranın yatay uzunluğa 555 metre, derinliği ise 46 metre. Girişten itibaren 450 metre kadar yatay ilerleyen ana galeri, daha sonra büyük boyutlu bir göl ile son buluyor. Bu noktada su kotu ise deniz seviyesinden yaklaşık 47 metre aşağıda. Mağaranın tanıtımı ve eksikliklerinin giderilmesi açısından incelemelerde bulunduk. 

 Bu tabiat harikası mağara dünyaya tanıtılmalı. Ülkemiz yeryüzünün cenneti. Mersin bölgesi ise Akdeniz bölgesindeki cennetin merkezinde bulunuyor. Kızkalesi, Cennet cehennem, Kanlıdivane, Uzuncaburç, Anamurium, Alahan Manastırı, Saint Paulus Kilisesi, Ayatekla, Cambazlı Kilisesi gibi merkezler Mersin bölgesinde. Gilindire Mağarası tabiat harikası ve kesin olmamakla birlikte ülkemizdeki en büyük mağaralardan birisi. Tüm doğaseverleri bu mağarayı ziyarete gelmelerini bekliyoruz" dedi. 


 BUZUL DÖNEMİ GEÇİŞİNDE OLUŞTU
Mağaranın sonundaki gölün, Buzul Dönemi sonrası döneme geçişte, Akdeniz'in 70 metre yükselmesi ile oluştuğunun belirlendiğini belirten Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Ahmet Çörtük ise şöyle konuştu:


"Bu hidrolojik rejim değişikliğiyle, mağarada bulunan sarkıt-dikit gibi oluşumların su altında kalarak, atmosferik değişimlerden etkilenmeden günümüze kadar ulaştığı tespit edilmiştir. Su altında kalan oluşumların, küresel iklim değişikliği öncesinde oluştuğu, bünyelerinde önceki Buzul Dönemi'ne ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri saklı tuttuğu tespit edildi.


Gilindire Mağarası, bu özellikleriyle yaşanmış son iklim değişikliğine ilişkin, Doğu Akdeniz'de bulunan tek kayıt noktasıdır. İlmi açıdan 'tek ve eşsiz' kabul edilen Gilindire Mağarası, bu özelliği dolayısıyla, tabiat anıtı olarak muhafaza edilme kararı alınmıştır."




















Piri Reisin harita Sirri

Piri Reis'in harita sırrı


 Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de


 gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.


Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı Kaptan-ı Derya'sı (Amiral) Piri Reis tarafından 1513'te çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika'nın batı kıyılarını ve Güney Amerika'nın doğu kıyılarını gösterir. 


 Aralarında Kristof Kolomb'a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.


 Bu madde Piri Reis'in birinci haritası hakkında bilgi vermektedir. Piri Reis 1528'de Amerika'yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır.


 1929 yılında Topkapı Sarayı’nda genel bir düzenleme yapılıyordu. Müzeler müdürü Halil Ethem Eldem, çok ilginç haritalar buldu. 


 Bunlar sanki bir dünya haritasının parçalarıydı. Haritaları yapan ünlü Türk amirali Piri Reis’ti. Fakat onun yaşadığı dönemde böyle haritaların çizilmesi imkansızdı.


 Müzeler müdürü durumu derhal Ankara’ya haber verdi. Atatürk haritaları inceledi. Daha sonraki yıllarda kayıp kıta Mu’nun sırrı ile nasıl ilgilenecekse, bu esrarengiz haritaların da üzerine öyle gitti. 


Daha sonra onun direktifi ve yönlendirmesi ile bu haritalar çoğaltılarak yayınlandı. Olayın yakın tanıklarından Prof. Afet İnan bu konuda şunları söylüyor

  
 “Ben haritaları ilk defa Çankaya’da Atatürk’le beraber gördüm. Ceylan derisine büyük bir dikkatle çizilmişlerdi. 


Üzerlerinde yazılar ve renkli resimler vardı. 1935 yılında, Tarih Kurumu, haritalardan birini tanıtıcı bir broşürle bastı. 


 Genova Üniversitesi’ndeyken ilk Amerika haritalarını incelemiştim. Genova Coğrafya Kurumu’na Piri Reis’in haritasının bir kopyasını verdim. 


 Olay çok ilgi çekti. 1937 yılında çeşitli ülkelerin gazetelerinde yayınlandı. Fakat, o gün bugündür, bu haritanın esrarı çözülememiştir…” 





İLK HARİTASI
Piri Reis’in haritaları aslında birden fazla. Biz, daha çok onun 1513 yılında yaptığı ilk harita üzerinde duruyoruz. Bu haritada Orta Amerika’yı, Güney Amerika’yı, Afrika kıyılarını ve Avrupa kıyılarının bazı yerlerini görüyoruz. 




Ortada Atlas Okyanusu var. Haritanın kuzeyinde ve güneyinde 32′şer uçlu birer rüzgargülü var. 95′e 65 cm büyüklüğünde. Ayrıca haritanın üzerinde renkli resimler görülüyor. 


 Örneğin, Afrika’ya fil ve ayrıca deve kuşu resimleri çizilmiş. Güney Amerika’da ise lama ve puma resimleri var. Acaba Piri Reis, oralarda bu hayvan türlerinin yaşadığını nereden biliyordu ?


 İKİNCİ HARİTA
İkinci haritadaysa, Atlas Okyanusu’nun kuzeyi, Kuzey ve Orta Amerika’nın kıyıları görülüyor. Ayrıca dört adet rüzgargülü var. Mil ölçüleri verilmiş, bu ölçüler 50 ile 10 mil arasında değişiyor.


Kuzeyde Grönland görülüyor. Bundan başka Terre Neuve kıyıları ve aynen bugünkü gibi görülen Florida yarımadası var.  


Honduras, Yukatan yarımadaları, Bahama ve Antil takımadaları, Küba, Haiti adaları, yerinde ve doğru olarak çizilmişler. Ölçüler doğru, yerler doğru şekiller doğru, 11 derecelik bir pusula kaymasından başka her şey doğru. Doğruların bu kadar çok olması, insanın şüphesini biraz daha arttırıyor. 





Dunyanin en ilginc yerleri

Dünyanın en ilginç yerleri


Badwater Tuz Düzlükleri (California, ABD)
Burası 86 metreyle ABD’nin en alçak noktası. 


Balls Piramidi (Lord Howe Adası, Yeni Güney Galler, Avustralya)
Dünyanın en yüksek deniz tepesi olan 562 metrelik bu piramit tamamen doğal yollardan oluşmuş. Zaman, rüzgar ve su… 


Bryce Amfitiyatrosu (Bryce Kanyonu Milli Parkı, Utah, ABD)
Kalker kayalarından oluşan tuhaf tepeler ve aşınan kısımlar inanılmaz bir görüntü oluşturuyor. 


Büyük Mavi Delik (Belize)
Deniz altındaki bu çöküntünün çapı 300 metre, derinliği ise 125 metre. Çöküntü deniz seviyelerinin çok daha düşük olduğu kuvaterner buzul çağının çeşitli aşamalarında meydana gelmiş.


Fil Kayası (Ateş Vadisi Eyalet Parkı, Nevada, ABD)
Bu doğal kumtaşı oluşumunu uzaktan bakıldığında gerçek bir filden ayırmanın imkanı yok. 


 Güzellik Havuzu (Yellowstone Milli Parkı, ABD)
Güzellik havuzuna yakından bakış… Bu gölcük Kromatik Kaynak adı verilen yakınlardaki bir başka gölcüğe bağlı. Su birikintilerinin birinin seviyesi yükseldiğinde diğerininki düşüyor. 

 Sıcak su kaynağında ışık saçan algler ve bakteriler hızla ürüyor ve çok renkli bir görüntü ortaya çıkıyor. 


 Hiller Gölü (Batı Avustralya)
Bilim insanları gölün rengini açıklamayı başaramıyor ancak pembeliğin alglerden kaynaklanmadığı kanıtlandı. 


Kayan Taşlar (Ölüm Vadisi, Kaliforniya/Amerika)
Her birinin ağırlığı 300 kilogramdan fazla olan bu taşların tamamen eğimsiz bu arazide nasıl kayabildiğini bilim insanları henüz açıklayabilmiş değil. 


Krater Gölü (Oregon, ABD)
Bu göl Mazama Dağı’nın yıkılması sonucu 150 yıl önce oluşmuş. 


 Moeraki Kayaları (Yeni Zelanda)
Bu dev kayalar aslında okyanus tabanında oluşmuş ancak yüzyıllardır devam eden erozyon ve deniz çekilmesi sonucu bugün sahilin ortasında oturuyorlar. 

Puente del Inca (Arjantin)
Doğal kaya köprü parlak turuncu ve sarı bakterilerle kaplı. Bu bakterilerin oluşma nedeni ise kaya duvarları kaplayan doğal kükürt kaynakları. 


Tsingy (Ankarana Milli Parkı, Kuzey Madagaskar)
Bir dizi halı kalkeri tepesi 


Tufa Tepeleri (Mono Gölü, Sierra Nevada, ABD)
Mono Gölü bir kapalı havza, yani su girebiliyor ancak çıkamıyor. Suyun buradan çıkmasının tek yolu kaynaması. 

Tuhaf Tepeler (Nambung Milli Parkı, Batı Avustralya)
Doğal kireçtaşından oluşan bu yapıların bazılarının yüksekliği 5 metreyi buluyor. Bu tepeler 25 bin ila 30 bin yıl önce denizin çekilip geriye deniz kabuklarını bırakması sonucu oluşmuş. 


Yağmur Ormanı Çöküğü (Kaua-Sarisarinama Milli Parkı, Venezüella)
Çökükler yer yüzeyindeki çukurların doğal yollardan daha da çökmesiyle meydana geliyor. 


Şampanya Havuzu (Waiotapu Jeotermal Alanı, Yeni Zelanda)
Bu renkli sıcak su kaynağının yüzey sıcaklığı 74 santigrat derece. Baloncuklar ise sudaki karbondioksitin yüzeye çıkmasından kaynaklanıyor. 









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...